İş

İş Bankası 100. Yıl Konferansı Başladı

Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ONUR DURSUN

(İSTANBUL) – Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, “100. Yılında Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış Konferansı” açılışında; “Bizim çalışmalarımızın bu ülkede bu kadar kırılma, kutuplaşma ortamında hiçbir subjektif paranteze alınma imkanı yok. Büyük bir güvenle söylüyorum bunu. Yerine, bir işin sadece tekniğine ve etiğine bakmak var. Başka hiçbir kriterimiz yok” dedi.

Türkiye İş Bankası tarafından düzenlenen “100. Yılında Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış Konferansı” bugün başladı. İki gün sürecek ve İstanbul Levent’teki İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenen programa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldı.

Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Paul Krugman, sanatçı Refik Anadol, MIT Ekonomi Profesörü Daron Acemoğlu ile Nobel ödüllü biyokimyager, akademisyen, moleküler biyolog Prof. Dr. Aziz Sancar’ın da konuşmacılar arasında yer aldığı programın açılış konuşmalarını İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ve Genel Müdürü Hakan Aran yaptı.

“Bankamız, 1933’te Türkiye’nin en önde gelen bankası olmuştur”

Bankanın tarihsel sürecinden bahseden Adnan Bali, şunları söyledi:

“Bugün Cumhuriyet’in bir yaş küçük kardeşi İş Bankası’nın 100’üncü yılı vesilesiyle bir aradayız. 38 yıl bilfiil hizmette bulunmuş olma gururunu göğsümde bir nişan gibi taşıdığım bankamızın kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İş Bankası kurulurken 1924 senesinde kurucu genel müdürümüz Celal Bayar’ı şu sözlerle cesaretlendiriyordu. ‘Sermayenin azlığına bakarak cesaretiniz kırılmasın. Böyle müesseseler için en kuvvetli sermaye; zeka, dikkat ve iffettir. Teknik ve metodik çalışmasını bilmektir. Bu kanaatle işe sarılınız behemehal muvaffak olursunuz’. Bankamız 1924 yılında böylece hızla işe koyulmuş, kısa bir süre içerisinde Cumhuriyetimizin 10’uncu yılında, 1933’te Türkiye’nin en önde gelen bankası olmuştur.

“İş Bankası, Büyük Taarruz’un başlangıç tarihine denk getirilerek kuruldu”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askeri zaferlerin, iktisadi zaferler ile perçinlenmesi gerektiğini sürekli hatırlatmıştı. Bu ihtiyaç ve bilinç ile gelişmekte olan milli burjuvazi, esnaf, çiftçiler, yani toplumun bütün farklı kesimleri, iktisadi kalkınma için kendilerini destekleyecek, var edecek bir talep dillendiriyorlardı. Bu talep, milli bir bankaydı. Aslında milli bankalar da yok değildi. Osmanlı’da devlet yöneticileri, yabancı bankaların ekonomiye hakimiyetlerini bir nebze dengelemek için girişimlerde bulunmuşlar, 1888’de Ziraat Bankası’nı kurmuşlardı ancak Osmanlı tarihinin son dönemde hızlı gelişen ve dönüşen ekonomisinde yabancı bankaların hakimiyeti sürüyordu. Lozan Anlaşması ve Cumhuriyet’in ilanının ardından bağımsızlığın son tescili iktisadi sahada yapılmak durumundaydı. Bu vizyonla Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet’in üzerinden bir yıl daha geçmemişken Büyük Taarruz’un başlangıç tarihine denk getirilerek 26 Ağustos 1924’te kuruldu. Türk İş Bankası, Ankara’da mütevazı bir binada küçük bir patron ve sınırlı bir sermayeyle işe koyuldu.

“Çalışanlarla yöneticiler arasında ebeveyn ilişkisi de var kültürümüzde”

Bir patron yok, ayırma kayırma yok. Ne var yerine? Ehliyet ve liyakat var. Zeka, dikkat ve iffet var. Metotlu çalışma var. Bizim çalışmalarımızın bu ülkede bu kadar kırılma, kutuplaşma ortamında hiçbir subjektif paranteze alınma imkanı yok. Büyük bir güvenle söylüyorum bunu. Yerine, bir işin sadece tekniğine ve etiğine bakmak var. Başka hiçbir kıstasımız yok. Başka da hiçbir kriterimiz yok. Çalışanlarla yöneticiler arasındaki profesyonel ilişkinin yanı sıra adeta bir ebeveyn ilişkisi de yaşıyor bizim kültürümüzde. Bu da geçmişten miras aldığımız bir karakterdir. Örneğin Genel Müdür Celal Bey’in eleştiriler yönelttiği Erzurum Şube Müdürü, kendisine gelen mektupla ilgili olarak Celal Bey’e yazdığı mektupta şöyle diyor. ‘Mektubu bir müessese müdürünün bir memura vaki ihtarından ziyade müşfik bir babanın nasihat ve arzusu hilafına hareketinden müteessir olarak yazılmış bulunmakta olduğunu’ ifade ediyor. Muhteşem bir ifade. İşte devraldığımız kültür, bu kültürdür.”

Aran: Biz İş Bankalılar tarihimizle övünürüz

Hakan Aran da konferansın içeriğini anlatarak şöyle konuştu:

“Biz İş Bankalılar tarihimizle övünürüz. Bankamızın kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aynı zamanda Cumhuriyetimizin de kurucusu olması, kuruluş fikrinin, Cumhuriyet’in ilanından aylar önce İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde toplumun her kesiminden katılımcıların talebiyle filizlenmesi, adımızın ‘İş’ olması ve bizzat Atatürk tarafından konulması bizler için hep gurur kaynağı olmuştur. Bu gurur, aynı zamanda büyük bir sorumluluktur da. İşte biz bu sorumluluk duygusuyla konferansımızı düzenledik. Biliyoruz ki bu konferansta, geleceği anlamak için önce geçmişi araştıracağız. Aklımızdaki sorulara yanıt bulmadan önce belki yepyeni ufuk açıcı sorularla zihinlerimiz dolacak. Her biri alanında öncü, ilham veren bilim insanlarının, ekonomistlerin, sporcularımızın, sanatçılarımızın başarı hikayeleriyle, düşünceleri ve bakış açılarıyla zihnimizde pek çok yeni fikir canlanacak. Dünyamızı, ekonomiyi, bilimi, sanayiyi, tarımı, ticareti ve bankacılığı etkileyen trendleri neredeyse bizzat ortaya çıkaran isimlerin yine kendi ağzından dinleyeceğiz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort